SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Bursa 14 ncü dönem M.V. Ertuğrul Mat'ın davet izlenimleri...

Sayın Ertuğrul Mat'ın, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey'in " BURSA İÇİN GÜÇ BİRLİĞİ " davetine icabet ederek katıldığı toplantı izlenimleri ve Bursa'ya yakışacak kimlik üzerine düşünceleri...

Haber Giriş Tarihi: 01.02.2025 20:20
Haber Güncellenme Tarihi: 01.02.2025 20:59
Kaynak: Osman GÜRÇAY
Bursa 14 ncü dönem M.V. Ertuğrul Mat'ın davet izlenimleri...

Bursa Büyük Şehir Belediye Başkanı Sayın Mustafa Bozbey “…kentimize değer katacak adımları birlikte atmayı hedefliyoruz.” Diyerek ve Türk Parlamenterler Birliği Bursa Şubesi ile iş birliği yaparak, eski ve yeni parlamenterleri bir toplantıya davet etti.

Değişik partilerin Bursa’yı değişik dönemlerde temsil etmiş milletvekilleri büyük ölçüde bu davete icabet etti.

Bursa’da yaşamadığım için, iştirak edenlerin bir çoğunu tanımıyordum.

Faruk Çelik , Ertuğrul Yalçınbayır, Yahya Şimşek, Fethi Akkoç , Feridun Pehlivan, TPB Bursa Şubesi Başkanı Faruk Anbarcıoğlu tanıdıklarımdı.

Tanıdıklarımdan Turan Tayan, Mehmet Gazioğlu, Recai Dinçer sağlık sebepleri ile toplantıya iştirak edemeyeceklerini bildirmişlerdi.

Kendilerine şifa diliyorum.

Toplantının açılış konuşmasını Sayın Bozbey, kapanış konuşmasını da Faruk Anbarcıoğlu yaptı.

Bursa Büyük Şehir Belediye Başkanı çok güzel hazırlanmış, fotoğraflarla, grafiklerle desteklenmiş bir sunum yaptı.

Borçlardan, mali imkânların devralınan borçlar yüzünden kısıtlanmasından , yatırımlardan , düzensiz göçten , kontrol edilemeyen sanayileşmeden ve elbette trafik sorunlarından bahsetti.

En önemlisi :

Bursa’da yatırım yapan, fabrikalar kuran dev holdinglerin merkezlerinin İstanbul olması dolayısıyla çok büyük bir gelir kaybına uğranıldığını belirterek, bu dönem görev yapan arkadaşlarımızdan bunu çözecek bir kanuni düzenleme yapılması için çalışmalarını rica etti.( Ben yatırım yapacak holdinge, yatırım için holding bünyesine dahil olacak olan Bursa Merkezli bir şirket kurulmasına telkin edilmesinin de mümkün olabileceğini düşünüyorum.)

Daha sonra eski ve yeni parlamenterlerden çoğu düşüncelerin açıkladılar.

Mustafa Aktürk, Feridun Pehlivan, Fethi Akkoç ,Ertuğrul Yalçınbayır, Faruk Çelik, Faruk Anbarcıoğlu söz alanlar arasındaydı.

Siyasi görüş ayrılıkları unutulmuş, hiç kimse karşı tarafı suçlamak gibi basit politik oyunlara girmemiş, Bursalılık ruhu galip gelmişti.

Bozbey doğru ve güzel bir şey yapmıştı.

***

Basına kapalı bir toplantı olduğu için, arkadaşlarımın düşüncelerini daha geniş anlatmayı doğru bulmuyorum.

Ama, Bursa’ nın geleceği hakkındaki o toplantıda açıkladığım düşüncelerimi,zaten zaman zaman sizinle yazılarımda paylaştığım için şimdi burada , biraz da genişleterek, size sunmakta bir engel olmadığını düşünüyorum:

Trafik meselesi, düzensiz göç , kontrolden çıkmış sanayileşme, çarpık şehirleşme ve bu gelişmelerin ihtiyaç duyduğu su ve enerji kaynaklarının gittikçe zorlaşan temin edilmesi.

Bunlar sadece Bursa’nın değil, bütün Türkiye’nin meselesi.

Bizim öncelikle, bir çalıştay yaparak Bursa’nın Detroit gibi bir sanayi şehri mi; yoksa Prag, Viyana, Paris , Saint- Petersburg gibi bir kültür şehri mi olmasına karar vermemiz lazımdır.

Sanayi şehri olmaya karar verirsek geleceği inşa etmenin yolu ayrıdır.

Kültür şehri olmaya karar verirsek o hedefe ulaşmanın yolu ayrıdır.

Sanayi şehri olmanın zorlukları milli ve merkezin bir planlamayla olur.

Devlet Planlama Teşkilatı kaldırıldığı için bugün ülkemizde ekonomik yapıyı değiştiren iç göçün, iktidarın demografik yapıyı değiştirmek istemesi yüzünden de dış göç olayının sıkıntılarını giderecek tedbirler alınamamaktadır.

Bu iki göç olayı, şehirleşmeyi yönetenlerin baş belasıdır.

Bir taraftan iç göç dolayısıyla Anadolu’nun bazı şehirlerinden nüfusu azalıyor, diğer taraftan da İstanbul, Kocaeli, Bursa , İzmir gibi şehirlerin yöneticileri de hesaplanamayan bu göç dalgaları karşısında şaşkına dönüyorlar.

Kapatılan Devlet Planlama Teşkilatı muhtelif teşviklerle sanayileşmeyi ülkeye yaymaya çalışırken ,iç göçü de engelliyordu.

Şimdi bu yapılamadığı için sanayileşme ve büyüme kontrol edilemiyor, insan kaynakları doğru yönlendirilemediği için sanayinin ihtiyaç duyduğu ara eleman bulunamıyor, girdi maliyetleri arttığı için de, tekstil sanayii bugün makinelerini söküp Mısıra gidiyor.

Bunlar merkezi hükümetlerin çözümlemesi gereken problemlerdir ve Bursa yerel yönetiminin gücünü aşar.

Bunun için Bursa Marka değeri çok yüksek bir kültür şehri olmalıdır.

Eskiden Bursa deyince akla ilk kaplıcalarımız , sonra da kayak merkezi olarak Uludağ’ımız gelirdi.

Ne yazık ki, artık şehrimiz bir kaplıca şehri değildir,

Afyon, Bolu, Eskişehir illeri, Kızılcahamam , Haymana ,Ayaş gibi ilçelerimiz de tercih edilen kaplıca merkezleridir.

Şimdi,”Uludağ’a kayağa gidiyoruz.” Diyenler var ama, “Bursa’ya kaplıcaya gidiyoruz “ diyenler de yok, Bursa’nın bir kaplıca şehri olduğunu bilenler de.

Uludağ artık bildiğimiz soylu zenginlerin geldiği bir kayak merkezi olmaktan çıktı, kolay para kazananların sosyal statü kazanmak için görünmek istedikleri bir yer oldu.

Şimdi kayak merkezi ve kış turizmi deyince , akla, Bolu, maalesef son günlerde bize çok büyük acılar yaşatan Kartal Kaya , Kars , Ardahan , Sarıkamış geliyor.

Kayseri’deki Erciyes dağında Türkiye’nin en büyük dağ oteli ve en mükemmel kayak tesisleri yapıldı.

Bunları gördükten sonra, benim gibi sizin de Bursa’nın bir kültür şehri olup olamayacağını düşünmeniz istiyorum.

Kültür şehirlerinin tarihi , edebi, mimari hafızaları vardır.

Bursa’nın da şehir hafızası olan şairleri, yazarları ve şarkıcıları, bir de iz bırakan yöneticileri, siyasi temsilcileri vardır.

Müzik dünyasından Zeki Müren’i, Müzeyyen Senar’ı, Yıldırım Gürses’i , İlhan İrem’i, edebiyat dünyasından İsmet Bozdağ’ı, Atiye Keskin’i ,Hukuk dünyasından Mürüvvet Yener’i siyaset dünyasından Celal Bayar’ı Hayri Terzioğlu’nu , İhsan Sabri Çağlayangil’i, Şeref Kayalar’ı, İbrahim Öktem’i, Sadrettin Çanga’yı,, Kasım Önadım’ı , Barlas Küntay’ı, Nilüfer Gürsoy’u, Ahmet Türkel’i Mehmet Turgut’u, Cavit Çağlar’ı anabiliriz.

Bunlar şu anda aklıma gelenler var. Diğerlerine bir saygısızlığım yok.

Yıldırımlıların vefası ile Kasım Önadım’ın , Muradiyelilerin gayretiyle Ekrem Paksoy’un , Milli Eğitim Bakanlığı yaptığı için Turan Tayan’ın, Türk İş Başkanı olduğu için Şevket Yılmaz’ın isimlerinin bazı cadde, sokak, sağlık tesisi ve okullara verildiğini biliyoruz.

Ya diğerleri?

Bursa’da valilik yapan , 19 sene Bursa’yı Senatör, Çalışma ve Sosyal Güvenlik ve Dışişleri Bakanı olarak şerefle temsil eden, 1980 darbesinden sonra, Senato Başkanı iken ve Cumhur Başkanlığını temsil ederken, o sırada bulunduğu Moskova’dan vatana dönüp, Yeşilköy’den Zincirbozan’a postalanan bir İhsan Sabri Çağlayangilimiz var.

Darbe olan ülkelerdeki politikacılar yurtlarından kaçarken, o yurt dışından gelip, darbecilerin adaletine razı oldu.

O’nun için bir çakıl taşını bir köşesine koymak aklımıza geldi mi?

Deli Ayten’in heykelini diktik.Onu sembolleştirdik de, İhsan beyin şehrin hafızasındaki yerini bilemedik,

1946 ‘dan beri Bursa’yı Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Beş Şehrin Hikayesi adlı eseri hafızalara onun ,”Bursa’da zaman “ şiirinin ”Bursa’da eski bir cami avlusu, küçük şadırvanda şakırdayan su” mısraları ile sözlerine başlaması, Puşkin’in Bahçesaray’ da Kırım Han’ı Şahin Giray’ın sarayının avlusundaki çeşme için yazdığı şiirin çar ordusunun askerleri tarafından hatırlanıp o çeşmeyi tahrip etmekten vazgeçişinin hatırlaması gibi.

Geçtiğimiz yaz Saint-Petersburg’ dan -Moskova’ya bir nehir gemisi ile gittim.

Bu gezim esnasında gördüm ki, halk Lenin’i de, Stalin’i de, Kruşçev’i de Gorboçav’dan çok, şairlerimi , yazarlarını hatırlıyor.

Hepsinden çok da Puşkin biliniyor.

Saint Petersburg’da bir köyde yatan Puşkin’in mezarı Çar “Deli veya daha doğrusu Büyük” Petro'nun şehir merkezindeki mezarından daha çok ziyaret ediyor.

Yazarlar kahvesindeki Puşkin’in balmumundan yapılmış heykeli önünde fotoğraf çeken ve poz verenlerin sayısı, Deli Petro’nun heykeli önünde resim çeken ve çektirenlerin sayısında çok fazla.

Moskova’da da, Puşkin’in evi ve Müzesi, Kremlinden fazla ziyaret ediliyor.

Eskiden Moskova’ya gidenler Lenin Mozele’ sini ziyaret ederlerdi,

Şimdi Nazımın Mezarını ziyaret edip, fotoğraf çektiriyorlar çünkü Nazım bir dünya şairi ve uzun yıllar Bursa Hapishanesinde yattığını biz unuttuk ama onun “Beni Anadolu’da bir çınarın altına gömün” vasiyetini unutmayan hapishane arkadaşı Müşküle köyü muhtarı Fevzi Kavuk, “Belki Nazım’ bizim köye gömeriz. “diye köyüne dört çınar ağacı dikmişti..

Kültür şehri olmanın ilk şartı da şehrin hafızasını değerlendirmekten geçer.

Kaynak: Osman GÜRÇAY

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.