30 Ağustos İnancın Zaferidir.

Öğünü &Yorum

Osman Gürçay yazdı..

Bu zafer ülkemizi, topraklarımızı, insanımızı korumak için Yedi Düveli yendiğimiz haklı savaşımızın son adımıdır.

Haklı olmanın inancı ile ulus olmanın şerefini korumak adına hayatlarını hiçe sayan ve savaş alanında cephede karargâh kuran kahramanların zaferidir 30 Ağustos…

30 Ağustos, mazlum milletlere kurtuluşun, bağış yapılan bir hibe değil, millet olmanın inancı ile verilen haklı savaşın ödülü olduğunu öğretmiştir.

30 Ağustos’un anlamını ve önemini anlatan binlerce kitap ve yaşanmış öyküler vardır ama hiçbir anlatım, böylesine büyük bir zaferi tam olarak anlatamaz.

Ben de 30 Ağustos’u belgelerle analım istedim.

Başkumandanlık Meydan Muharebesi ya da Dumlupınar Meydan Muharebesi Kütahya 'ya bağlı Dumlupınar yakınında 30 Ağustos 1922'de Türk ve Yunan orduları arasında meydana gelen savaştır. Başkumandan Mustafa Kemal Atatürk tarafından şahsen yönetildiği için Başkumandanlık Meydan Muharebesi olarak anılır. İstiklal Savaşının kesin bir Türk zaferiyle sonuçlanmasını sağlayan bu çarpışmanın yıl dönümü Zafer Bayramı olarak kutlanmaktadır.

Kurtuluş Savaşı'nın son evresi 26 Ağustos 1922'de Afyon Kocatepe'de başlayan Büyük Taarruz ile açılmış ve 9 Eylül 1922'de Türk Ordusunun İzmir'e girmesiyle sonuçlanmıştır.

28 Ağustos-30 Ağustos sabahı arasında Türk birlikleri ile çekilen Yunan birlikleri arasında yer yer şiddetli çatışmalar çıkmış, Yunan birliklerinin Türk kuvvetlerinin takibinden kurtulamaması, Türk Ordusuna karşı mevzi almalarına engel olmuştur.

Ayrıca, 3. Kolordu ile geri çekilen Yunan birliklerinin arasında açılan boşluktan içeri dalan 2. Türk Ordusu birliklerinin Kuzeyden çevirme yapması Yunan ordusunun ana parçası olan 1. ve 2. Kolordu birliklerinin Murat Dağı eteklerinde bir torbaya girmesine yol açmıştır.

30 Ağustos günü akşam saat 19.30'a kadar süren bugün Başkomutanlık Meydan Muharebesi olarak bilinen büyük çarpışmalarda Yunan birlikleri imha edilip dağıtılmıştır. Bu muharebede Yunan 4. ve 12. Tümenleri tamamen, 5. ve 9. Tümenleri kısmen imha olmuştur.

General Trikopis ve kurmaylarının bir kısmı ile 10.000 civarında asker Kızıltaş vadisinden gece karanlığında kaçmayı başardıysa da bir süre sonra General Trikopis ile 6000 asker, 2 Eylül de Uşak'ta Türk kuvvetlerine teslim olmuştur.

Bu son muharebe ile birlikte bir zamanlar Yunan Ordusunun bel kemiğini teşkil eden 6 Piyade Tümeni (85.000 asker) dağıtılmıştır. Türk kuvvetlerinin önünde İzmir yönünde hırpalanmış 2 Tümen ve bazı bağımsız alaylar, Bursa istikametinde ise sağ kanatları tamamen açıkta kalmış, önlerinde tahmin edemedikleri düşman kuvvetlerinin hedefi haline gelmiş 3. Kolordu kalmıştır.

Meydan savaşından sonra, çevreyi gezen Mustafa Kemal Paşa, düşmanın ağır yenilgisini, savaş alanında bıraktığı silah, cephane ve savaş malzemesini, ölülerini, sürü sürü esirin kafilelerle geriye götürülmesini gördükten sonra çok duygulanmış ve yanındakilere,

"Bu manzara insanlık için utanç vericidir. Ama biz burada vatanımızı savunuyoruz. Sorumluluk bize ait değildir" demiştir.

Bundan sonrasında savaş tamamen bir kaçma kovalamaya dönmüş, 9 Eylül'de İzmir, 17 Eylül'de Bandırma'dan kalan Yunan birliklerinin tahliyesi ile son bulmuştur.

Büyük Taarruz, yaklaşık 200 yıldan beri Türk ordusunun zaferiyle sonuçlanan ilk taarruz muharebesidir. Çanakkale ve Sakarya'da Türk zaferi, hücum eden düşmanı durdurmakla sınırlı kalmıştır. Oysa Başkumandan Meydan Muharebesi'nde düşman ordusu topyekûn yok edilmiş, yaklaşık 150.000 kilometrekare alan 14 gün gibi kısa bir sürede ele geçirilmiştir.