Türkiye'de stagflasyon krizi etkisini sürdürüyor. Sabit gelirliler, sanayici ve tarım sektörü zor durumda. Bankacılık sektörü güven sorunlarıyla karşı karşıya. Yatırımlar azalırken, piyasada güvensizlik hakim. Kemal Derviş döneminin ekonomik politikaları anılıyor.
Haber Giriş Tarihi: 28.05.2025 10:29
Haber Güncellenme Tarihi: 28.05.2025 10:50
Kaynak:
Osman GÜRÇAY
Osman Gürçay yazdı...
Ülke olarak enflasyonun ölümcül hali olan stagflasyonu (Durgunluk Enflasyonu) iliklerimize kadar yaşarken, her dönemin “Alman Papazları “ sıranın daha kendilerine gelmediğini düşünerek katedrallerinden süreci izliyorlardı.
Sabit gelirliler, asgari ücretliler, emekliler acımasız silindirin altında ezilirken, tarım ve hayvancılık yaşamaya çalışıyordu. Ne zaman nakliye gideri ürettiğinden daha pahalıya gelmeye başlayınca üretirken bir yılın emeğini nasıl kaybettiğini yaşayarak gördü.
Sanayici krizlerde zayıflar yaprak gibi dökülür, kalan sağlamlar bizimdir diyerek dönem zararını sineye çekerken, devletin üvey evladı tekstil sektöründeki yangının ışığında saçlarını tarıyordu.
Bir süre sonra başta otomotiv yan sanayi olmak üzere, bankalar hariç bütün sektörler yaprak gibi dökülmeye başladı.
Çarklar tersine dönmeye başladığından güçlü olanlar şalter indirdi, tek ayak üzerine yakalanıp yatırım yapanlar, borçlu olanlar zorunluktan çalışmaya devam etmeye başladı.
Bu kez de kelebek etkisi ile güvensizlik ve pahalı kredi yüzünden vergiler, borçlar ödenemez, işçilikler karşılanamaz hale geldi.
Bu milletin birikimlerini yastık altından borsaya akışı için ikna etmek elli yıl sürdü ama hukuksuzluk ve ahlaksızlar yüzünden elli günde borsa kumara kurban edildi.
Halk fakirleşti ama ülkenin borsası ve üretim gücü daha çok fakirleşti.
Yabancı sermaye yatırım yapmak yerine, fahiş faiz için ülkemize girerek emeğimizi çalıp çıkmaya başladı.
70 yıllık büyük bir inşaat firması “En kârlı yılımızı hiç ihale almayarak bu yıl geçirdik diye kendisini teselli ediyordu ama inşaat sektörünün enaz elli sektörü sırtında taşıdığını da bal gibi biliyordu.
Bütün bunları görerek, anlayarak ve yaşayarak hala benimle ilgisi yok diyen Alman Papaz'ı oynayanların, felaketin farkında olmadığını sanmayın.
Denize düşen yılana sarılır atasözünden medet ummaya çalışıyorlar.
Huzurun, refahın ve bekanın üretimden geçtiğini unutanlar, rantın yalancı baharına aldanarak faizcilik yapmaya başladılar.
2000 yılı öncesinde neler olduğuna bakalım.
İMF komiseri diyerek küçümsediğimiz ama aldığı kararlarlar ile ülke ekonomisini son çıkıştan kurtaran Kemal Derviş'i hatırlayın.
Onun liyakatı ve kararları ile ülke ekonomisi yirmi yıl idare etti.
Bugünkü tablo çok daha vahim ve karmaşıktır.
Çünkü siyasetin aldığı kararlar ile ekonomik gerçekler örtüşmemektedir.
Eskiden bazı şirketlerin bilançolarında bazen yatırımdan, bazen amortismandan zarar yazardı ama şimdi hepsinde üretimden kaynaklanan zarar var.
Eskiden üretenler kötü bir yıl geçirse de bankaların bilançolarından kâr fışkırırdı.
Bugün bankalar geri dönmeyen krediler, patlayan kredi kartları ve tüketici kredileri yüzünden hazan yaprak gibi sallanmaya başladı.
Tefeci bankacılık sisteminden güvenli bankacılık sistemini kurmak on yıllar aldı ama bugünün son Alman Papazı bankalar oldu.
Kemal Derviş beklemeyin onun yaptıklarını yapın, ulufe gibi makamlar dağıtmayın ve kamu maliyesini disiplin altına alın
Demokrasi ve Adalet futbol gibi çok basit bir oyuna benzer ama zor olan onu basit oynayabilmektir.
Cambaz dışında kimse şapkasından tavşan çıkaramaz, aslında Cambaz'da çıkaramaz sakladığı tavşanla milleti aldatarak eğlendirir.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ekonomik Krizde Sıra Alman Papaza mı Geldi?
Türkiye'de stagflasyon krizi etkisini sürdürüyor. Sabit gelirliler, sanayici ve tarım sektörü zor durumda. Bankacılık sektörü güven sorunlarıyla karşı karşıya. Yatırımlar azalırken, piyasada güvensizlik hakim. Kemal Derviş döneminin ekonomik politikaları anılıyor.
Osman Gürçay yazdı...
Ülke olarak enflasyonun ölümcül hali olan stagflasyonu (Durgunluk Enflasyonu) iliklerimize kadar yaşarken, her dönemin “Alman Papazları “ sıranın daha kendilerine gelmediğini düşünerek katedrallerinden süreci izliyorlardı.
Sabit gelirliler, asgari ücretliler, emekliler acımasız silindirin altında ezilirken, tarım ve hayvancılık yaşamaya çalışıyordu. Ne zaman nakliye gideri ürettiğinden daha pahalıya gelmeye başlayınca üretirken bir yılın emeğini nasıl kaybettiğini yaşayarak gördü.
Sanayici krizlerde zayıflar yaprak gibi dökülür, kalan sağlamlar bizimdir diyerek dönem zararını sineye çekerken, devletin üvey evladı tekstil sektöründeki yangının ışığında saçlarını tarıyordu.
Bir süre sonra başta otomotiv yan sanayi olmak üzere, bankalar hariç bütün sektörler yaprak gibi dökülmeye başladı.
Çarklar tersine dönmeye başladığından güçlü olanlar şalter indirdi, tek ayak üzerine yakalanıp yatırım yapanlar, borçlu olanlar zorunluktan çalışmaya devam etmeye başladı.
Bu kez de kelebek etkisi ile güvensizlik ve pahalı kredi yüzünden vergiler, borçlar ödenemez, işçilikler karşılanamaz hale geldi.
Bu milletin birikimlerini yastık altından borsaya akışı için ikna etmek elli yıl sürdü ama hukuksuzluk ve ahlaksızlar yüzünden elli günde borsa kumara kurban edildi.
Halk fakirleşti ama ülkenin borsası ve üretim gücü daha çok fakirleşti.
Yabancı sermaye yatırım yapmak yerine, fahiş faiz için ülkemize girerek emeğimizi çalıp çıkmaya başladı.
70 yıllık büyük bir inşaat firması “En kârlı yılımızı hiç ihale almayarak bu yıl geçirdik diye kendisini teselli ediyordu ama inşaat sektörünün enaz elli sektörü sırtında taşıdığını da bal gibi biliyordu.
Bütün bunları görerek, anlayarak ve yaşayarak hala benimle ilgisi yok diyen Alman Papaz'ı oynayanların, felaketin farkında olmadığını sanmayın.
Denize düşen yılana sarılır atasözünden medet ummaya çalışıyorlar.
Huzurun, refahın ve bekanın üretimden geçtiğini unutanlar, rantın yalancı baharına aldanarak faizcilik yapmaya başladılar.
2000 yılı öncesinde neler olduğuna bakalım.
İMF komiseri diyerek küçümsediğimiz ama aldığı kararlarlar ile ülke ekonomisini son çıkıştan kurtaran Kemal Derviş'i hatırlayın.
Onun liyakatı ve kararları ile ülke ekonomisi yirmi yıl idare etti.
Bugünkü tablo çok daha vahim ve karmaşıktır.
Çünkü siyasetin aldığı kararlar ile ekonomik gerçekler örtüşmemektedir.
Eskiden bazı şirketlerin bilançolarında bazen yatırımdan, bazen amortismandan zarar yazardı ama şimdi hepsinde üretimden kaynaklanan zarar var.
Eskiden üretenler kötü bir yıl geçirse de bankaların bilançolarından kâr fışkırırdı.
Bugün bankalar geri dönmeyen krediler, patlayan kredi kartları ve tüketici kredileri yüzünden hazan yaprak gibi sallanmaya başladı.
Tefeci bankacılık sisteminden güvenli bankacılık sistemini kurmak on yıllar aldı ama bugünün son Alman Papazı bankalar oldu.
Kemal Derviş beklemeyin onun yaptıklarını yapın, ulufe gibi makamlar dağıtmayın ve kamu maliyesini disiplin altına alın
Demokrasi ve Adalet futbol gibi çok basit bir oyuna benzer ama zor olan onu basit oynayabilmektir.
Cambaz dışında kimse şapkasından tavşan çıkaramaz, aslında Cambaz'da çıkaramaz sakladığı tavşanla milleti aldatarak eğlendirir.
Kaynak: Osman GÜRÇAY
En Çok Okunan Haberler