Sahada ve Masada Çelişkiler: Siyasetin Karanlık Yüzü
Yazının Giriş Tarihi: 22.02.2025 22:42
Yazının Güncellenme Tarihi: 22.02.2025 22:44
Siyaset, çoğu zaman toplumla kurulan güçlü bağlarla şekillenir. Ancak bu bağların bazen beşerî çıkarlarla ve şahsi hesaplarla çevrelenmesi, güvenin hızla yitirilmesine neden olmaktadır. Son dönemde, özellikle sahada ve masada vuku bulan söylem ve davranışlar,vatandaşın siyasilere olan güvenini sorgulamaya itmiştir. Bir yanda halkla kurulan samimi diyaloglar, diğer yanda masada alınan, halkın çıkarlarını hiçe sayan kararlar toplumu derinden sarsmaktadır. Siyasetin bu dönemdeki yüzü, toplumun ciddi bir yorgunluk yaşamasına yol açmıştır.
Siyasetçilerin sahada halkla buluşurken beyan ettiği sözler ve kurdukları temaslar, genellikle güven verici görünmektedir. Temelinde samimiyet ve güven ile başlayan ilişki, süreç içerisinde yalan ve ikiyüzlülük içeren samimiyetsiz bir hale bürünür. Vatandaş masada duyduğunu sokakta görebilmeyi umar.
Tarihte onlarca örnekle sabittir ki; asırlardır topluma yön veren iktidarlar zaman içerisinde gücü kontrol edememeye ve güç zehirlenmesi yaşamaya başlamıştır. Nitekim birtakım makamları ve menfi hedefleri ele geçirmek gayesiyle tutulamayacak sözler ve gerçekleştirilemeyen vaatler verilmesi “kazanalım da ne olursa olsun” mottosu haline dönmüştür. Bu motto bir milleti ahlaki temellerinden çökertir.
Sahada sürekli olarak "Ben halkın sesiyim" diyen bir siyasetçi, arka planda çıkar ilişkileri ve şahsi menfaatleri çerçevesinde hareket ediyorsa halkın değil, belirli zümrelerin ve karanlığın sesi olmaktadır. Bu tutum, halkı yanıltan bir tavır biçimi olarak öne çıkarken, genelleme yapılmasına ve siyasetçilerin bütünün hedef alınmasına yol açmaktadır. Bu noktada siyaset yapıcıların, sahada 1-0 geriden başladığı gerçeği mevcut dönemde söz konusudur.
Siyasetçilerin verdikleri sözleri, vicdan müessesinde somut adımlarla değerlendirmesi ve bilhassa öncesinde kendi içinde muhakeme etmesi gerekir. Güven çok kolay kaybedilen fakat çok zor tekrar kazanılabilen bir olgudur. Sahada yol yürüyen siyasetçilerimizin birinci gayesi vatandaşına dokunmak, onun derdiyle dertlenmek ve samimi çözümler sunmak olmalıdır.
Mevcut dünya düzeninde teknolojinin geldiği nokta doğrultusunda, kitlelerin davranış değişimleri çok hızlı yön değiştirebilmektedir. Geçmişte tüm kitle iletişim materyallerini yönetebilme kudretine sahip herhangi bir iktidar, toplumu dilediği perspektifte düşündürmeyi ve algılamayı başarıyordu. Fakat günümüz siyasi arenasında bireyin doğru bilgiye ulaşabilmesi çok daha mümkün olabilmektedir.
Sosyal medya ve dijital platformlar aracılığı ile kitleler çok hızlı bir şekilde algılanabilmekte ve davranış değiştirebilmektedir. Dolayısıyla siyasetçiler için en şeffaf olması gereken dönemler içerisindeyiz. İkinci bir ajandası olmayan, samimiyeti ve ahlaki duruşu temele alan vatan evlatlarına bu milletin her daim ihtiyacı vardır.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Mustafa KÖKMEN
Sahada ve Masada Çelişkiler: Siyasetin Karanlık Yüzü
Siyaset, çoğu zaman toplumla kurulan güçlü bağlarla şekillenir. Ancak bu bağların bazen beşerî çıkarlarla ve şahsi hesaplarla çevrelenmesi, güvenin hızla yitirilmesine neden olmaktadır. Son dönemde, özellikle sahada ve masada vuku bulan söylem ve davranışlar,vatandaşın siyasilere olan güvenini sorgulamaya itmiştir. Bir yanda halkla kurulan samimi diyaloglar, diğer yanda masada alınan, halkın çıkarlarını hiçe sayan kararlar toplumu derinden sarsmaktadır. Siyasetin bu dönemdeki yüzü, toplumun ciddi bir yorgunluk yaşamasına yol açmıştır.
Siyasetçilerin sahada halkla buluşurken beyan ettiği sözler ve kurdukları temaslar, genellikle güven verici görünmektedir. Temelinde samimiyet ve güven ile başlayan ilişki, süreç içerisinde yalan ve ikiyüzlülük içeren samimiyetsiz bir hale bürünür. Vatandaş masada duyduğunu sokakta görebilmeyi umar.
Tarihte onlarca örnekle sabittir ki; asırlardır topluma yön veren iktidarlar zaman içerisinde gücü kontrol edememeye ve güç zehirlenmesi yaşamaya başlamıştır. Nitekim birtakım makamları ve menfi hedefleri ele geçirmek gayesiyle tutulamayacak sözler ve gerçekleştirilemeyen vaatler verilmesi “kazanalım da ne olursa olsun” mottosu haline dönmüştür. Bu motto bir milleti ahlaki temellerinden çökertir.
Sahada sürekli olarak "Ben halkın sesiyim" diyen bir siyasetçi, arka planda çıkar ilişkileri ve şahsi menfaatleri çerçevesinde hareket ediyorsa halkın değil, belirli zümrelerin ve karanlığın sesi olmaktadır. Bu tutum, halkı yanıltan bir tavır biçimi olarak öne çıkarken, genelleme yapılmasına ve siyasetçilerin bütünün hedef alınmasına yol açmaktadır. Bu noktada siyaset yapıcıların, sahada 1-0 geriden başladığı gerçeği mevcut dönemde söz konusudur.
Siyasetçilerin verdikleri sözleri, vicdan müessesinde somut adımlarla değerlendirmesi ve bilhassa öncesinde kendi içinde muhakeme etmesi gerekir. Güven çok kolay kaybedilen fakat çok zor tekrar kazanılabilen bir olgudur. Sahada yol yürüyen siyasetçilerimizin birinci gayesi vatandaşına dokunmak, onun derdiyle dertlenmek ve samimi çözümler sunmak olmalıdır.
Mevcut dünya düzeninde teknolojinin geldiği nokta doğrultusunda, kitlelerin davranış değişimleri çok hızlı yön değiştirebilmektedir. Geçmişte tüm kitle iletişim materyallerini yönetebilme kudretine sahip herhangi bir iktidar, toplumu dilediği perspektifte düşündürmeyi ve algılamayı başarıyordu. Fakat günümüz siyasi arenasında bireyin doğru bilgiye ulaşabilmesi çok daha mümkün olabilmektedir.
Sosyal medya ve dijital platformlar aracılığı ile kitleler çok hızlı bir şekilde algılanabilmekte ve davranış değiştirebilmektedir. Dolayısıyla siyasetçiler için en şeffaf olması gereken dönemler içerisindeyiz. İkinci bir ajandası olmayan, samimiyeti ve ahlaki duruşu temele alan vatan evlatlarına bu milletin her daim ihtiyacı vardır.