Kültür ve TurizmBakanlığında bağlı KültürVarlıkları ve MüzelerGenelMüdürlüğü'nün üstlendiği, İstanbul’un simge yapılarından olan KızKulesi'nin iki yılı aşkın restorasyon çalışmaları bitti. Seçimlere 1 ay kala yani bugün, 1 Mart'ta tekrar ziyaretçilere açılıyor.
İki seneden fazla süren restorasyonun, yapımından önceki süreci ve yapım aşaması gündemin tartışma konularından biriydi.
Restorasyon ihalesini alan şirketlerle ilgili, yapım aşamasının yavaşlığı ile ilgili orada çalışan mimarların yetersizlikleriyle ilgili birçok konu o dönem de gündeme geldi.
Ve şimdi tekrar ziyaretçilere açıldı.
Bugünden sonrada farklı yorumlar gelecek.
Beğenenlerin olacağı gibi aksine restorasyonu eleştirenler de olacak.
Tabi bu işin uzmanları daha sonra yapıyı ayrıntılı inceleyecek, eğer iyi değilse restorasyonu yapan mimarın vay haline.
Herkes restorasyonla alakalı fikirlerini dile getirirken ben ise zamanlaması ile ilgili fikirlerimi söylemek istiyorum.
Çünkü durum böyle olunca açılma tarihinden kaynaklı, ister istemez Kız Kulesi’de seçim malzemelerinden biri oldu.
Hep diyorum ya; yaşadığımız dünyada, içinde var olduğumuz toplumda, sanat, bu dünyanın ve toplumun içinde bazende tam ortasında diye.
Bazen camiye dönüştürülen yapılar, bazen ertelenen köklü ödül törenleri, bazen de sanat ile uğraşanlar seçimin malzemesi olur.
Daha önce bunlar ile ilgili fikirlerimi söyledim.
KızKulesi’nin restorasyonu hakkında iptal edilen AltınPortakalFilmFestivali ve AyasofyaCami ile ilgili düşüncelerimi hep paylaştım.
Tekrardan bunları tartışmaya gerek yok.
Fakat çoğunun zamanlaması manidar.
Seçimin yaklaştığı bu günlerde, ülke adına en hararetli günlerimiz başladı.
Dikkat edin etrafınızda; 1 senedir yapılmayan yollar yapılır, emekliye verilen ikramiyeler iki katına çıkar, çalışanın maaşına zam sözü verilir, enflasyonun düşeceği, refah seviyesinin artacağı, doğal afet risklerine karşı önlem alınacağı, hatta depreme dayanaklı evler yapılacağı, devlet kurumlarında liyakatin olacağı torpilin önüne geçeceği söylenir.
Ama son yirmi yılda, halkın istekleri artık çok değişti.
Bize el hareketi çeken belediye başkanları olmasın yeter diyor insanlar.
Tüm belediye başkan adayları bu ayda kendini parçalıyor halkı için.
Ama bağlı oldukları parti içinde genel başkanına dua ederken kendi ömründen alınıp, ona verilmesini de istiyor Allah’tan.
Seçim zamanı halka yaptığı konuşmada; ben kendimi bu şehre vereceğim, adayacağım diyor. Fakat genel başkana da canım feda olsun demekten geri kalmıyor.
Boşuna dememişler Allah verdi Allah alır diye.
Bu iş onlara kalmış olsa, biri genel başkana feda, biri aileme, biri halkına sayıyor da sayıyor.
Dokuz canı olan kedi misali, can çok ya, ver ediyor canlarını.
Ama hep bir ay kala.
Sonra o can bir tatlı gelmeye başlıyor.
Ortada ne halk kalıyor, ne genel başkan, bazen bakıyorsun ailesini bile bırakmış.
Sonrası maceradoluAmerika.
Anlatmak istediğim şu; tam bu zamanlarda yapılan yollar, dağıtılan paralar, açılan veya dönüştürülen simge yapılar, göstermelik indirimler, tutulmayacak sözler verenlere inanmayın.
Ne dini, ne ekonomiyi, ne sanatı, ne de sanatçıyı, menfaat için kullananlara kanmayın.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Okan Erkal
Kız Kulesi açıldı
Kültür ve Turizm Bakanlığında bağlı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü'nün üstlendiği, İstanbul’un simge yapılarından olan Kız Kulesi'nin iki yılı aşkın restorasyon çalışmaları bitti. Seçimlere 1 ay kala yani bugün, 1 Mart'ta tekrar ziyaretçilere açılıyor.
İki seneden fazla süren restorasyonun, yapımından önceki süreci ve yapım aşaması gündemin tartışma konularından biriydi.
Restorasyon ihalesini alan şirketlerle ilgili, yapım aşamasının yavaşlığı ile ilgili orada çalışan mimarların yetersizlikleriyle ilgili birçok konu o dönem de gündeme geldi.
Ve şimdi tekrar ziyaretçilere açıldı.
Bugünden sonrada farklı yorumlar gelecek.
Beğenenlerin olacağı gibi aksine restorasyonu eleştirenler de olacak.
Tabi bu işin uzmanları daha sonra yapıyı ayrıntılı inceleyecek, eğer iyi değilse restorasyonu yapan mimarın vay haline.
Herkes restorasyonla alakalı fikirlerini dile getirirken ben ise zamanlaması ile ilgili fikirlerimi söylemek istiyorum.
Çünkü durum böyle olunca açılma tarihinden kaynaklı, ister istemez Kız Kulesi’de seçim malzemelerinden biri oldu.
Hep diyorum ya; yaşadığımız dünyada, içinde var olduğumuz toplumda, sanat, bu dünyanın ve toplumun içinde bazende tam ortasında diye.
Bazen camiye dönüştürülen yapılar, bazen ertelenen köklü ödül törenleri, bazen de sanat ile uğraşanlar seçimin malzemesi olur.
Daha önce bunlar ile ilgili fikirlerimi söyledim.
Kız Kulesi’nin restorasyonu hakkında iptal edilen Altın Portakal Film Festivali ve Ayasofya Cami ile ilgili düşüncelerimi hep paylaştım.
Tekrardan bunları tartışmaya gerek yok.
Fakat çoğunun zamanlaması manidar.
Seçimin yaklaştığı bu günlerde, ülke adına en hararetli günlerimiz başladı.
Dikkat edin etrafınızda; 1 senedir yapılmayan yollar yapılır, emekliye verilen ikramiyeler iki katına çıkar, çalışanın maaşına zam sözü verilir, enflasyonun düşeceği, refah seviyesinin artacağı, doğal afet risklerine karşı önlem alınacağı, hatta depreme dayanaklı evler yapılacağı, devlet kurumlarında liyakatin olacağı torpilin önüne geçeceği söylenir.
Ama son yirmi yılda, halkın istekleri artık çok değişti.
Bize el hareketi çeken belediye başkanları olmasın yeter diyor insanlar.
Tüm belediye başkan adayları bu ayda kendini parçalıyor halkı için.
Ama bağlı oldukları parti içinde genel başkanına dua ederken kendi ömründen alınıp, ona verilmesini de istiyor Allah’tan.
Seçim zamanı halka yaptığı konuşmada; ben kendimi bu şehre vereceğim, adayacağım diyor. Fakat genel başkana da canım feda olsun demekten geri kalmıyor.
Boşuna dememişler Allah verdi Allah alır diye.
Bu iş onlara kalmış olsa, biri genel başkana feda, biri aileme, biri halkına sayıyor da sayıyor.
Dokuz canı olan kedi misali, can çok ya, ver ediyor canlarını.
Ama hep bir ay kala.
Sonra o can bir tatlı gelmeye başlıyor.
Ortada ne halk kalıyor, ne genel başkan, bazen bakıyorsun ailesini bile bırakmış.
Sonrası macera dolu Amerika.
Anlatmak istediğim şu; tam bu zamanlarda yapılan yollar, dağıtılan paralar, açılan veya dönüştürülen simge yapılar, göstermelik indirimler, tutulmayacak sözler verenlere inanmayın.
Ne dini, ne ekonomiyi, ne sanatı, ne de sanatçıyı, menfaat için kullananlara kanmayın.