Bugün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü.

Enternasyonaller, Uluslararası Emekçiler Birliği demiş ki;  1889 yılında 1 Mayıs günü, işçi sınıfının uluslararası birlik mücadele ve dayanışma günü olarak kutlanması gerektiğini söylemişler ve işçi bayramı olarak. 1910 yılında da kadınların erkeklerden toplumsal ve sınıfsal bir farkı olmadığını tüm dünyaya bildirmek adına ise, 8 Mart’ı  Dünya Kadınlar Günü ilan etmişler.

Peki kim bu enternasyoller?

İşçi sınıfına, sınıf çatışmasına dayanan sosyalist ve komünist çizgide ki siyasi partilerin ve  sendikaların oluşturduğu dünya işçileri arasında ki dayanışmayı temsil eden ilk büyük uluslararası sosyalist örgüttür.

Evet bunu komünistler, Leninciler, devrimciler yaptı.

Şimdi yılın her Allah’ın günü eşine eziyet çektiren, sadece bugün sürpriz yapan ve asıl amacı sosyal medya platformlarında etkileşim almak olan kardeşim.

Elinde ki çiçeğe bak, sana aldıran şu gücü bir düşün.

Bir öcü gibi davrandığın, Karl Marx hakkında hiçbir şey bilmediğin halde sadece devrimi savunan bu insanları darbecilerden daha fazla vatan haini olarak gördüğün bu insanlar aldırdı sana bu çiçeği veya hediyeyi.

Yine bir şey bilmeden yaptın, yine kandırıldın değil mi?

İşte  asıl problem bu.

Kandırılmaya çok müsaitiz her şeye inanıyoruz.

Sanırsın içinde bulunduğumuz tüm bunlar bir oyun.

Tüh ya hile yaptı. Görmedim, yalan söyleyip beni kandırdı demek.

Gerçek hayatta da bir  oyunda bu cümleleri kurmak kadar kolay geliyor insanlara.

Bu yaşanılan batıda Truman Show bizde ise; Taş, Kağıt, Makas.

Geçen hafta ilk bölümü yayınlanan Taş kağıt makas adlı dizinin, bu hafta yayınlanan 2.bölümünde tam da bu günlerde ekranda çok hoş olmayan şeyler gördük.

Şimdi diyeceksiniz biz bunları gerçekte görüyoruz, dizide görsek ne.

Ama bence böyle olmamalı.

insanların bu tarz şeyleri, hele ki bu zamanda dizilerde, filmlerde görmesi bilmiyorum bana saçma geliyor.

Peki ne oluyor Taş kağıt makas’ın ikinci bölümünde?

Her hafta bir kadın cinayetinin olduğu, her gün bir kadının darp edildiği ülkede, başrol karakteri kadını köpek rolüne sokuyor.

Önce kadına havlamasını söylüyor, sonra kadına ikram ettiği içkiyi kadına köpek gibi içmesini söylüyor.

Tabi içiyor kadın.

Diyemiyor ne oluyor  burada diye. Filmdir, dizidir bu sonuçta diye geçiyoruz ama sonra silahla mekan basmak, adam yaralayıp öldürmek çok normalleştiriliyor.

İşte bu yüzden, orada rolünü yapan kadın figürasyon sormuyor  ne oluyor burada diye fakat;

Senarist, “Ben ne yazdım.” demeli.

Arkasından yönetmen, “Ben ne çekiyorum.” demeli.

Arkasından dizinin  başrolünde oynayan aktö; “Biz ne oynuyoruz şu an.” demeli.

O da olmadı yapımcı, ortaya çıkan bu bölümü kanala gitmeden izledikten sonra “Yahu siz ne çektiniz!” demeli.

Bunların hiçbiri bir şey demezse, RTÜK cezayı kesiyor işte.

Halbuki ne gerek var bunu RTÜK’e kadar götürmeye.

Zaten ülkede bazıların az çok niyeti belli, ne diye insanların ekmeğine yağ sürüyorsun değil mi?

Bende biliyorum kadınlar eziyet çekiyor, kadınlar zorlanıyor, bildiğimiz şeyleri değil bilmediğimiz şeyleri görmek ya da kabul etmediğimiz şeyleri görmek daha iyidir, birbirimizi kandırmayalım.

Mesela o gerçeklerden biri;

8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nün önemini anlamak  tabi ki kutlamak gerekir.

Ama kadınların bambaşka bir isteği var aslında.

Sadece zarar görmeden hakettiklerini almak.

Fazlasını dahi istemiyorlar artık.

Toplumda sınıfsal olarak ayrışmayı istemiyorlar, görmek istedikleri tek şey saygı, değer.

Umarım bu sene kutladığımız 8 Mart gerçekten Dünya Kadınlar Günü’nü bir günden daha fazlası olacak şekilde kavramamıza yardımcı olur.