SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Beynimdeki yangın “ Megri Megri” ile olmaz

Yazının Giriş Tarihi: 12.01.2025 20:38
Yazının Güncellenme Tarihi: 12.01.2025 21:31

1940 - 1945 İkinci Dünya Savaşı'nın sonuçlarının tarihi, sosyolojik ve siyasi analizlerinin doğru yapılması için vakit henüz erkendir.

Çünkü bugün dünyada o dönemde doğan ve yaşayan insanlar var olduğu gibi, bizler bile 1960 lardan itibaren o dönemin kahramanlarının ve suçlularının akibetlerinin canlı tanığı olduk.

Bizler, ABD Franklin D. Roosevelt, SSCB Josef Stalin, İngiltere Winston Churchill, Fransa Charles Gaulle ,Çin Çan Kay ŞeK gibi liderlerin savaş sonrası görev yaptığı yılları ve bazılarının ülkemizi ziyaret ettiğini biliyoruz.

Dünyada Nazi avının yapıldığını sağ olanların yakalanıp, Nürnberg Mahkemesinde nasıl hesap verdiğini canlı takip ettik.

Yaşananların henüz sıcak ve duygusal tepkiler, sürecin objektif anlaşılmasının önüne geçer

Yakın tarihçiler 1918'de biten Birinci Dünya Savaşı sonunda Almanya ile İtilaf Devletleri arasında 28 Haziran 1919’da imzalanan Versay Anlaşmasının doğru bir barış anlaşması olmamasının İkinci Dünya Savaşının nedeni olduğunu söylerler.

Yani bir barış yapılacaksa bu günü kurtarmak ya da yenik olanı ezmek için yapılmamalıdır.

30 Nisan 1945’te Adolf Hitler intihar etti. Berlin 2 Mayıs 1945’te Sovyet güçlerine teslim oldu. Alman silahlı kuvvetleri batıda 7 Mayıs, doğuda da 9 Mayıs 1945’te koşulsuz olarak teslim oldu.

Potsdam Antlaşması 2. Dünya Savaşı'nın sona erişini resmileştiren ve Japonya'nın teslim olmasını sağlayan bir antlaşmadır. Antlaşma, 26 Temmuz 1945 tarihinde Potsdam, Almanya'da imzalanmıştır.

Adolf Hitler'in Nazi Almanya'sının rüyası olan Paris'e girilmiş ve Hitler Eiffel Kulesi önünde gösteri yapmıştı. Nazilerin, Fransız halkına zulmü özellikle Fransız kadınlarına tecavüzleri filmlere konu olmuştu.

Konumuz tarih değil, dünden ders alıp, bu günü kurmak ve geleceği kurtarmaktır.

Bugün ezeli düşman ve yaşanan acıları henüz unutulmamış Fransa ile Almanya arasında yapılan onurlu bir barış sonucunda iki ülke arasında sınır kalktığı gibi ortak para birimi kullanmaktadırlar.

Oysa yüzyıllar önce Anadolu'da yetişen bilginlerimiz “ Oğul! Kanı kan ile yuğmazlar “ diyerek barışın değerini özdeyiş olarak insanlığa hediye etmiştir.

Barış olmalıdır ama “onurlu” olmalıdır.

Nelson Mandela, kendi ülkesinde tutsak edilen, amacı vatandaşlarının sadece özgür ve insanca yaşaması üzerine verdiği barışçı ve onurlu mücadelede 27 yılını kendi ülkesinde tutsak olarak hücrede geçiren bir liderdir.

Ama günü gelip devran döndüğünde onu tutsak edenler tarihin çöplüğüne atılmışken, 10 Mayıs 1994’de Güney Afrika’nın ilk siyah Devlet Başkanı olan Mandela’ya, 1962’de Lenin Barış Ödülü, 1979’da Nehrü Ödülü, 1981’de Bruno Kreisky İnsan Hakları Ödülü, 1983’de UNESCO‘nun Simon Bolivar Ödülü verildi.

15 Ekim 1993’te ise Frederik W. De Klerk ile beraber Nobel Barış Ödülü’nü aldı.

Ancak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti tarafından kendisine verilmesi kararlaştırılan 1992 yılı Atatürk Barış Ödülü‘nü vesayet döneminin ürünü olan “Türk hükümetine yönelik insan hakları ihlali suçlamaları” nedeniyle kabul etmedi.

Bu bilgiler ışığında günümüz Türkiye'sinde yaşananları değerlendirirsek, birinci madde şu olmalıdır.

Acıları taze en az 30 bin kişinin ölümünden sorumlu olarak hüküm giyen Aptullah Öcalan'dan bir barış adamı, bir bilge, bir Mandela asla çıkmaz!

Avrupa'da 30 milyon insanın öldüğü bir savaştan sonra gelecekte yine 30 milyon insan ölmesin diye barış yapılmış ise, aynı şeyi bizim ülkemiz için düşünmek yanlış değildir ama sürecin hakkı verilmelidir.

Bu sürecin net ne şeffaf yürütülmemesi sonucunda hükümlü Öcalan'a itibar iadesi gibi algılatılması ve yazar, çizer, konuşur takımınca medyada pompalanması sürecin en büyük yanlışıdır.

Şehit ailelerinin görüşlerinin alınması ve makul nedenler izah edilerek ikna edilmeleri gerekir.

Hele hele milliyetçi(!) etiketle, şehir ailelerine sallanan hadsiz parmak sürece, ülkenin geleceğine ve barışa yapılan en büyük ihanettir.

Bölgedeki gelişen sorunları, gelecekte yaşanması muhtemel olanları, milli güvenlik ve milli moral açısından gizli tutulan görüşmeleri her düşünen ve aklı başında insan gibi tahmin ediyorum ve saygı duyuyorum.

Ancak geçmişte yaşadığımız yanlış hamlede olduğu gibi ülkede barışı sağlamak iki türkücüye“ Megri Megri” söyletmek kadar basit değildir ve aslında çok daha kolaydır.

Samimi, şeffaf ve dürüst olmak yeter.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.