Kurban bayramını bize kesilen hayvanın üçte birini kendi ailene ayırdığın, üçte birini dostların verdiğin kalan üçte birini de çevrende et alamayacak kadar yoksul insanlara dağıtılan bir bayram olarak anlatmışlardı.
Hepimizin bildiği kurban seçilen hayvana iyi bakmak, onu kınalamak, gözlerine tülbentler kapatıp, keserken tekbirlerin getirildiği ritüelleri vardır.
Rahmetli ninem ilk kez 1960 yılında gemi ile hacıya gitmişti ve bir ayı geçen bir sürede dönmüştü.
Bildiğiniz gibi hac görevinin yerine getirilmesinin son ibadeti kurban kesmektir.
Çocuk aklımla binlerce kurban kesiliyor o hayvanlar sonra ne oluyor diye sorduğumda bana vekalet alıyorlar gözümüzün önünde kesip kokmasın diye toprağa gömüyorlar cevabını vermişti.
Kafam karışmıştı ama o zaman derin dondurucuları, soğutucu kamyonları, uçak ya da gemileri bilmiyorduk ki; herkesin evinde tel mutfak dolabı, en kralının evinde general elektrik buzdolabı vardı.
80’li yıllardan sonra kurbanların işlenerek Afrika’daki açlık çeken Müslümanlara gönderildiği haberleri ile içim rahat etmişti.
90’larda bütün bayramlar tatildir anlayışı yerleştikten sonra telefonla tanıdık kasaba vekalet verme dönemi başladı.
Ve ardından kurbanı görmeden İBAN’ a havale ile hiçbir dini karşılığı olmayan bir sürece girildi.
Gönder havaleyi kurbanını keselim zokasını yutan Şemsi ağabeyim, kesip sırasında telefonla vekalet istendiğini ardından kulağına gelen tekbir sesleri ile ibadetini tamamladığı huzuru içinde biz de bu yöntemi önermişti.
Ama birkaç gün sonra bağış yaptığı kurumun fake olduğu haberleri televizyon ekranlarına düşünce huzur gitmiş bu sefer kendisini kurban yerine koymuştu.
Bugünlerde de bir taraftan İBAN numaraları uçuşuyor, öte yandan direklerde kilo garantili et fiyatı taahhüt edilip kredi kartına taksitli eve et teslimi kampanyalar ile devrim yapılıyor.
Karşı devrimciler ise kredi kartı ile kurban kesiminin caiz olmadığı konusunda Diyanetten fetva koparma peşine düşüyorlar. Oysa Diyanet İşleri kendisinin ne işe yaradığının farkında değil.
Bu hafta sonu kurban bayramını idrak edeceğiz ya!
Ne kurbana İBAN katın.
Ne de kredi kartı ile 25 kilo et satın alın.
Bence bize ilk öğretilen ibadet şeklini tercih edin.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Osman GÜRÇAY
Kurban Bayramı mı? İBAN Bayramı mı?
Kurban bayramını bize kesilen hayvanın üçte birini kendi ailene ayırdığın, üçte birini dostların verdiğin kalan üçte birini de çevrende et alamayacak kadar yoksul insanlara dağıtılan bir bayram olarak anlatmışlardı.
Hepimizin bildiği kurban seçilen hayvana iyi bakmak, onu kınalamak, gözlerine tülbentler kapatıp, keserken tekbirlerin getirildiği ritüelleri vardır.
Rahmetli ninem ilk kez 1960 yılında gemi ile hacıya gitmişti ve bir ayı geçen bir sürede dönmüştü.
Bildiğiniz gibi hac görevinin yerine getirilmesinin son ibadeti kurban kesmektir.
Çocuk aklımla binlerce kurban kesiliyor o hayvanlar sonra ne oluyor diye sorduğumda bana vekalet alıyorlar gözümüzün önünde kesip kokmasın diye toprağa gömüyorlar cevabını vermişti.
Kafam karışmıştı ama o zaman derin dondurucuları, soğutucu kamyonları, uçak ya da gemileri bilmiyorduk ki; herkesin evinde tel mutfak dolabı, en kralının evinde general elektrik buzdolabı vardı.
80’li yıllardan sonra kurbanların işlenerek Afrika’daki açlık çeken Müslümanlara gönderildiği haberleri ile içim rahat etmişti.
90’larda bütün bayramlar tatildir anlayışı yerleştikten sonra telefonla tanıdık kasaba vekalet verme dönemi başladı.
Ve ardından kurbanı görmeden İBAN’ a havale ile hiçbir dini karşılığı olmayan bir sürece girildi.
Gönder havaleyi kurbanını keselim zokasını yutan Şemsi ağabeyim, kesip sırasında telefonla vekalet istendiğini ardından kulağına gelen tekbir sesleri ile ibadetini tamamladığı huzuru içinde biz de bu yöntemi önermişti.
Ama birkaç gün sonra bağış yaptığı kurumun fake olduğu haberleri televizyon ekranlarına düşünce huzur gitmiş bu sefer kendisini kurban yerine koymuştu.
Bugünlerde de bir taraftan İBAN numaraları uçuşuyor, öte yandan direklerde kilo garantili et fiyatı taahhüt edilip kredi kartına taksitli eve et teslimi kampanyalar ile devrim yapılıyor.
Karşı devrimciler ise kredi kartı ile kurban kesiminin caiz olmadığı konusunda Diyanetten fetva koparma peşine düşüyorlar. Oysa Diyanet İşleri kendisinin ne işe yaradığının farkında değil.
Bu hafta sonu kurban bayramını idrak edeceğiz ya!
Ne kurbana İBAN katın.
Ne de kredi kartı ile 25 kilo et satın alın.
Bence bize ilk öğretilen ibadet şeklini tercih edin.