Cumhuriyet Halk Fırkası, Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyetin ilanı sonrasında kurulmuş bir partidir ama Atatürk’ün dediği gibi ilk tüzüğü ve kongresi Sivas Kongresi’nde alınan kararlardır.

Değişmeyen tek şeyin değişimin kendisi olduğuna göre, geleceği kurgulamak varken 1920’lerde takılı kalmak bağnazlıktır.

Birinci Dünya Savaşı sonrası ülkelerinde değişim yapmış bütün liderlerin tez ve görüşlerinin eskimesine hatta bazılarının ülke tarihinden silinmesine rağmen, Devrim yapan Mustafa Kemal Atatürk’ün ilkeleri, söylemleri ve devrimlerinin önem ve değeri 1919’da bugünleri değil yarınları bile görebilmesindendir.

Her CHP Genel Başkanlığı koltuğuna oturanın kendisini Atatürk’ün kurduğu partinin mirasçısı olarak görmesi ve bu mirası harcama hırsı CHP’nin halk ile bağını koparmıştı.

Bunu ilk ben söylemiyorum.

Bülent Ecevit bunu görüp umudunu kestiği için, 12 Eylül sonrası kırmızı mumla davet edildiği Genel Başkanlık makamını kabul etmemiş ve kendisi yasaklı olmasına rağmen eşi Rahşan Ecevit’e DSP’yi kurdurmuş, siyasi yasağı kalktıktan sonra partinin başına geçmiş ve iktidar olmuştur.

O dönem Rahşan Hanımın Bursa’dan listeye konan milletvekili ve Belediye Başkan adaylarının fotoğraflarına bakıp, o piti piti karamela sepeti yöntemi ile seçildiği söylenir.

Hal böyle iken CHP’nin mirasçısı benim diyen Deniz Baykal’da jakuzili makam odasında mutlu ana muhalefet saltanatını yıllarca sürdürmüştür.

Baykal’ın kumpas değil, kendi özel yaşam tercihlerinin kamera görüntülerinin ahlaksızca yayınlanması üzerine, iktidarın “Özel değil genel genel” söylemlerine dayanamayarak saltanatını bırakmıştı.

Bir partinin geleneği vardır büyükleri vardır eyvallah ama kimsenin mirası, sahibi, baba evi falan değildir.

Baba evinden kasıt Atatürk ise bu maksadı aşmaktır.

Mustafa Kemal Atatürk etrafında basiretsiz, liyakatsız, kendini düşünen, korkak, yancı ve yağcı insanları asla tutmamıştır.

Mustafa Kemal Atatürk'ün boks idman torbası onlarca kez seçimlerde yumruk ve dayak yemesine rağmen zaferi hayal, yenilgiyi kader gören kifayetsiz Genel Başkan profili ile işi olmaz.

Mustafa Kemal Atatürk’ün yol arkadaşları Büyük Taarruz sırasında Çiğiltepe'yi söz verdiği saatte alamaması üzerine intihar etmiş Reşat Çiviltepe gibi büyük komutanlardır. Kaybetmeyi ilke edinmiş pişkinler değil.

Devletin Partisi, Devleti Kuran Parti gibi yakıştırmalar demokrasi ile çelişmektedir. Bu kafa anlayışı ile Irak Libya vs gibi ülkeler cumhuriyettir.

CHP bugün ne çekiyorsa, her kongrenin ertesi günü seçileni karalamayı görev bilen gecekondu partisi SHP kafalılar yüzünden çekiyor.

Bir ülkenin demokrasi geleneği, iktidar üzerinden değil, iktidarın muhalefete karşı tutumu ile ölçülür.

Çevremizde kazanlar kaynıyor.

Bildiklerimiz ve gördüklerimizden çok daha vahim bir süreç yaşıyoruz.

Terörsüz bir ülke olmayı kim istemez ama oyun çirkin oynanıyor.

Türkiye Cumhuriyetinin kayıtsız şartsız PKK nin Suriye ve Irak’taki bütün paydaşlarının kendini feshetmesini ve silah bırakmasını isterken, DEM, şov yaparak PKK bir kazan silah yaktı diye İmralı Canisini muhatabın başı ilan ediyor.

Emlakçı Trump’ın bölgeye Müstemleke Valisi olarak atadığı Barrak Kafalı Keltoş, bölgeye her gün bir bomba atıyor.

Niyet belli !

Ortadoğu'nun bütün kartlarını yeniden karmak.

Emlakçı Gazze Sahiline tatil siteleri dikmeyi düşünürken, İsrail hukuğu guguk yapıp Katar' ı bombalıyor.

Biz faturayı yanlış adres olan İsrail ve Netanyahu’ya kesiyoruz.

Oysa İslam ve Hac geleneğimizde taşlanacak iki şeytan vardır ve Küçük Şeytan Netanyahu ise Büyük şeytan Trump’dır.

Bal gibi biliyoruz ki; Netanyahu, Trump ve Yahudi Lobisinden vize ve jeton almadan tuvalete gidemez.

Görmediğimiz ya da görmek istemediğimiz başka bir tehlike ise Yunanistan caddelerindeki kanlı Kıbrıs haritası ve unutma işgalden kurtaracağız mesajlarıdır.

Kıbrıs'ın dünya gündemine düşmesine ramak kaldı ama biz içerde birlik kuramıyoruz.

Yunanistan ateş olsa cürmü kadar yer yakar diyenlere cevap olarak Asya’daki Azerbaycan dışındaki Türki Cumhuriyetleri neden Türk tarafında kumarhane açarken, Güney Kıbrıs’ta elçilik açıp Türkiye’yi işgalci olarak, ifade eden metne imza atmalarını sorarım.

1970’lerde hiziplerin çöreklendiği CHP’nin dışardan karıştırılmaya ihtiyacı yok ki; asırlık bedeninde yetişen ağaç kurtları tarafından on yıllarca zamandır kemiriliyor.

Adamın 75 yıllık yaşamında siyasi hayatı yenilgi ile geçmiş ama hala geri döneceğim diyor.

Mustafa Kemal ile Muhterem Kemal arasında siyah ve beyaz kadar fark vardır.

Varsın desin yaşına başına verelim denirse de ona mezhebine, meşrebine, kurduğu yap boz masaya düne kadar saldıran kalemler bugün methiyeler düzüyor ama Muhterem Kemal bey hala uyanmıyor.

Ekonomi tık nefes oldu, borsa sefilleri oynuyor ama bütün gündem İstanbul İl Başkanlığına kayyum ataması oldu.

Tutukluların 6 m2 hücrede yaşatıldığı, her yanı kanlı teröristbaşı katilin 20 m2 çalışma odasını beğenmediği ve sekreterya istediği bir ülkede gündemin farklı olmasını düşünmek saflık olur.

Bir yandan Yargıya, Camiye, Orduya, Okula siyaset girmemeli deriz ama OVP açıklandığı hafta reel ekonominin en sağlam ayağı olması gereken borsaya siyaset darbesi vurulması ekonominin dinamiklerinden de bihaber olduğumuzun resmidir.

Futbolda bile attıklarımızın adının “GOOOOL”, yediklerimizin adının “MAALESEF“olması bu kafaların anlayışıdır.