Yangın mevsimine(!) girdik ve yangın ilk haberleri İzmir, Antalya ve Muğla civarından gelmeye başladı.

Yangın başlığı altında dört neden ifade ediliyor.

Anız yangını, arazi rant yangını, elektrik hatları kontağı ve terör yangınları…

Peki bunlara önemle alınıyor mu?

Anız yakanların malları müsadere ediliyor mu?

Elektrik iletim hatlarının kontrol ve bakımı yapılıyor mu?

Arazi için yakılan yerlere otel, motel, konak köşk izinleri yasaklanıyor mu?

Terörün başı eziliyor mu?

Hepsine ortak bir yanıt olarak hayır diyebiliriz.

Bursa’da da orman yangınları oldu.

İlk hatırladığım ve yaşadığım Kurşunlu yangınıdır.

Alevlerin yemyeşil bir çam ağacını nasıl yuttuğuna tanık olmanın hüznünü yaşamıştım.

Kendinden ümidi kesen çam ağacı neslinin devamı için kozalaklarını metrelerce öteye fırlatıyor ama alev topuna dönen kozalaklar gittiği yerdeki ağaçları tutuşturuyordu.

Orhaneli-Keles yolunda da çok orman yangını yaşadık ve geriye kalan enkaz savaş sonrası Berlin gibi aylarca gözümüzün önünden gitmedi.

İki yıl önceki Marmaris yangını sonrası bölgeden geçerken adeta cehennemi görmüştüm.

Ve Bursa’da da beklenen oldu.

Keles - Baraklı sonrası Görükle’ de hem de Uludağ Üniversitesinin kalbinde büyük bir yangın çıktı.

İtfaiye çalışırken, medya ve sosyal medyada yetkili ağızlardan, yangının kontrol altına alındığı, can kaybı olmadığı ve beterinden Allah korusun sözlerini duyduk.

İçimiz serinledi mi?

Asla!

1 Haziran’da ormanda piknik yasağı başlıyor ama ormanlarda kömür pahalı geldiğinden kuru çam parçaları ile havai fişek kıvamında mangallar yakılıyor.

Önlem, kontrol, ceza var mı?

Vallahi yok!

Uludağ, Koca yayla yansa bin yılda yerine koyamazsınız.

Keles Belediye Başkanı bu konuda dertli ve destek bekliyor.

Kocayayla’ da iki üç yerde belediye kontrollü büyük mangal yakılıp halka hizmet verilebilecekken her ağacın altında bir mangal yakılması faciaya davetiye çıkarmaktır diyor.

Çok önemli bir nokta daha var.

Bu önemli konuyu sevgili önceki dönem Bursa Valim ve Sayın İçişleri Bakan Yardımcım Münir Karaloğlu olmak üzere Bursa Valimiz Mahmut Demirtaş, Emniyet Müdürü Dr. Sabit Akın Zaimoğlu’nun dikkatlerine sunuyorum.

Trafikteki araçlarda sigara içmek yasaktır ya!

Bursa’da bu yasağa uyan bir tek içiciye rastlamadım.

Yeni üretilen araçlarda kül tablası olmadığından camlar yarı açık şekilde Bursa’da cadde ve sokaklar kül tablası muamelesi görüyor.

Her trafik lambasını bir polis kontrol etse, kestiği cezalardan Bursa Emniyeti bütçesi karşılanır.

Her lambaya bir polisi nereden bulacağız derseniz lambalara hakim mini kameralar ile de bunu çözersiniz.

50 cm park yasağı ihlalinden araç kaldırılacağına, sigara yasağı cezası ve çevreyi kirletme cezasını basın bakalım kısa zamanda ne olacak?

İhaleye çıkarılsa alanlar bile bulunur.

Bu ihlallerin sadece kuş serisinden olduğunu düşünmeyin.

En lüks otomobillerde bu suç daha fazla işleniyor.

Ve kadın erkek fark etmiyor.

Şık beyler, cici hanımlar otomobilleri kirlenmesin diye ellerini dışarda tutuyor ve sadece nefes çekmek içerde işini görüyor.

Çok daha vahimi! Biten sigarayı söndürecek yer olmadığı için yangın bombası gibi sokağa atılıyor.

Bursa’nın ana caddelerinde bu işi yapanlar, şehirlerarası yollarda ne yapıyor sanıyorsunuz?

Bu Vandal keyfi bize orman yangını olarak geri dönüyor.

Bu konuda lütfen caydırıcı önlemler alın diyorum.

Son cümle olarak bana iletilen bir notu Mudanya Belediye Başkanına ileteyim.

Tirilye sakinleri her an komple yanabiliriz diyorlar.

İlçe çevresinde, sokak aralarında ve liman etrafında kuru otların temizlenmediğini ve her birinin kibrit gibi bir kıvılcım beklediğini ifade ediyor.

Eskiden bu otların biçildiğini de sözlerine ekliyorlar.

Deniz Başkan, başımıza geldikten sonra ekranların karşısına geçip “ Yangın kontrol altına alındı, soğutma çalışmalarına başlandı, Allah beterinden saklasın” demekle olmaz.

Dua ile de yangın sönmez.