SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Beytullah'ı Yıkan Adam

Yazının Giriş Tarihi: 25.04.2025 12:03
Yazının Güncellenme Tarihi: 25.04.2025 12:14

Sahiden kim bu Beytullah’ı yıkan adam?

Aslında bu sorunun cevabını çok uzaklarda aramamak gerekiyor, bizleriz.

Bunu Anadolu da bir köyün kahvehanesinde söylesen seni yaka paça kahvehaneden ve köyden atarlar, bir de üzerine dayak cennet çıkma deyip bir araba sopa ikram ederler, Anadolu insanı ikramsız kimseyi geri göndermez sonuçta.

Köy kahvehanesinde bile söylenmeyecek bir sözü yazmaya ve yayınlamaya sen nasıl cesaret ediyorsun diye sormazlar mı adama?

Elbette soracaklar, Sormakta analarının ak sütü helaldir elbette.

Şimdi Gelelim bizler nasıl olurda Beytullah’ı yıkmaya cüret edebiliriz ya da nasıl yıkabiliriz?

Hz. Muhammed (sav) efendimizin söylediği söz üzerine gönlümden geçenleri yazıya döküyorum. ‘’Gönül kırmak, Kabe’yi yıkmak gibidir.’’

Evet Sevgili okurum, pek kıymetli hanımefendiler ve beyefendiler, şimdi bana hak verdiğinizi duyar gibiyim.

Sizce kaç kişinin gönlünü kırdık bu zamana kadar?

Bizler merhameti ve hoşgörüsüyle cihanın dört bir diyarına nam salmış atalarımızın mirasını, bozuk para gibi harcayan hayırsız torunlar olarak, çocuklarımıza nasıl bir miras bırakacağız?

Gönül kırmaktaki maharetimiz dilden dile yayılırken, hangi sevinçle avunacağız?

Kırmak ve yıkmak üzerine kurduğumuz bu kirli ittifaka son verip, yalnızca hoşgörü ve sevgi üzerine bir ittifak kurmalıyız. Tebessümün sadaka olduğu bir inançta yüzümüzü korkak alıştırmadan, tüm alicenaplığımızla etrafımıza sadaka dağıtmalıyız. İyiye ve güzele dair pek az şeyin kaldığı günümüzde, tahamülsüzlüğün sinesine bir ok gibi saplamalı yüzümüzdeki tebessümlerimiz...

Var gücüyle ademin ademden kaçtığı bu devirde, insanlığa birer liman olmalı sözlerimiz, ya hayır konuşup yada susmayı bilmeliyiz. Birbirimizin sırtında birer kambur olmaktansa yüklerimize bir omuz vermeliyiz, yaşarken, hayattayken vermediğimiz omzu ölümden sonra dört kolluya vermenin ne kıymeti kalır ki?

Bunca olan ve bitene rağmen İnsanımızdan umudumu kesmedim, güneyden esecek bir bahar rüzğarıyla küllerinde tekrar alevlenecek hoşgörünün ve iyiliğin devri, ve bu devrin daha önce olduğu gibi öncüleri yine bizler olacağız. Gönül kırmanın, modasının geçmediği bu çağda Rahmetli büyüğüm kıymetli Ömer Tuğrul İnançer hocamın sözleriyle bitirmek istiyorum yazımı, “Gönül gönüldür, olsa da bir kahpenin bağrında Onu yıkan, gitmesin Kâbe'nin tavâfına”

Vesselam…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.