SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

BİNBİR GECE MASALLARI

Yazının Giriş Tarihi: 16.05.2025 11:12
Yazının Güncellenme Tarihi: 16.05.2025 11:16


Masallar ve hikayeler, geçmişten bugüne yaşamlarımızdan birer parça olarak sinelerimize işlemiştir. Her hikâyenin muhakkak etkileyici bir önermesi ve öğretisi oluyor.

Çocukluğumda beni en etkileyen eserlerden biri olan “Binbir Gece Masalları” eserini aramızda duymayan herhalde yoktur diye düşüyorum.

Yine de biraz bahsetmek gerekirse; Hikâyeye göre Pers Şahı Şehriyar, eşi tarafından aldatılır ve bunun sonucunda dünyada ki bütün kadınlardan nefret etmeye başlar.

Hikâye bu ya, her gece bir başka kadınla evlenir ve o gecenin sabahında evlendiği kadınları idam ettirirmiş. Kendisine bu yöntemi bir intikam aracı olarak belirlemiş. Daha sonra Şah Şehriyar gözüne, kendi vezirinin güzeller güzeli kızı Şehrazad’ı kestirmiş. Akabinde kestirmekle de büyük uğraşlar sonucu evlenmeye ikna etmiş. Şehrazad’ın babası ne yaptıysa da kızını bu kararından vazgeçirememiş.

Gönül hiç söz dinler mi?

Şehriyar ve Şehrazad evlenmişler, efsaneye göre evlendikleri gece Şehrazad kız kardeşine veda etmek için Şehriyar’dan izin almış ve vedalaşırken kız kardeşine bir masal anlatmış. Az ötesinde yattığı yerden masalı dinleyen Şehriyar, Şehrazad ’tan kendisine de bir masal anlatmasını istemiş. Şehrazad masalı anlatmaya başlamış fakat artık geç oldu deyip masalı yarıda kesivermiş ve kalan kısmına yarın devam ederiz diyerek Şehriyar’ı geçiştirmiş. Şehrazad hayatta kalmak için her gece bir masal anlatmak zorunda kalmış.

Her gece başka bir masal, her gece yarım kalan bir masal…

Tıpkı bizler gibi, her birimizin kendi yazdığı ve yarım kalan bir masalı bir hikayesi yok mu?

Her gece yarım bıraktığımız masallarımızı, sabahları yılgın adımlarla tamamlamak için tekrar ve tekrar kalkıp adımlamıyor muyuz yolları?

Bizlere bahşedilen hayat nimetinin sayfalarını hüzünlerimizle, mutluluklarımızla, gözyaşları ve emeklerimizle doldurmuyor muyuz?

Her gün hayata yeniden başlayıp kendi hikayemizi devam ettirmiyor muyuz?

Kendi hikayemizin içinde, hayat bizleri bir güzel tekmeliyor mu?

Üstümüz başımız toz içinde tekmelendiğimiz köşeden tekrar doğruluyoruz, kalkmak zorunda kalıyoruz. Ve tekrar ayağa kalkmak bizim için bir mecburiyet haline geliyor. Çünkü hayat bizlere muhteşem bir hakikat öğretmişti. Atalarımızdan bir miras gibi yakamıza iliştirmişti bu öğüdü ‘’Koşmak zorundasın, devrilen atı vururlar.’’

Birçok kez vurulmuş ve devrilmiş bir adam olarak, koşmayı bırakalı çok oluyor kendi masalımda. Artık varmaktan ziyade sadece yolda olmayı kafaya koymuş bir adam olarak sizlere yazıyorum. Bize dayatılmış mecburiyetlerden, bir mahkûmun prangalarından kurtulduğu gibi kurtulma vaktimiz gelmedi mi?

Herkese kendi masalında mutlu sonlar diliyorum…

Vesselam…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.