Kıymetli okurlarım, sizlere bu yazımda kurumuş bir hurma ağacının kararlılıkla silkelendiğinde, başımızdan aşağı nasıl taze hurmalar döküldüğünü anlatacağım...
Silkelemeden, yanından bin bir sitem ve isyanla geçtiğim, nice hurma ağaçlarımın olduğunun farkına geç varmanın pişmanlığıyla yazıyorum sizlere...
Anlatacağım hadiseyi aramızda bilmeyeniniz yoktur. Biraz daha iddialı olacak olursak ki olalım, semavi dinlere inanan herkes mutlaka ve mutlaka bir kere olsun yaşamının bir noktasında duymuş, dinlemiş veya okumuştur.
Hz. Meryem’den kısada olsa birazcık bahsedelim ki günümüze, ömrümüze bereket ve temizlik versin Hz. Allah...
Hikayemize gelecek olursak, Hz. Meryem’in babası dönemin bilginlerinden İmran, annesi ise kısır olduğu rivayet edilen Hanna’dır. Hz. Meryem’in annesi kısır bir kadın olduğu için hiç evlat sahibi olamamıştı. Rivayete göre bir gün kurumuş bir hurma ağacının altında yavrusunu doyuran bir kuş görmüş, çok duygulanmış ve Allah’a o kurumuş hurma ağacının altındayken, bir gün evlat sahibi olursa onu Beytü’l Makdis’in (Mescid-i Aksa) hizmetkarı olarak adayacağını kalbinden geçirmiş ve dilinden de o an dökülüvermiş. İşte Hz. Meryem’in hikayesi böyle başlamış...
Hanna, Meryem’i doğurmuş, Meryem büyümüş ve artık adağın yerine getirilme vakti gelmiş. Hz. Meryem’i Beytü’l Makdis’e götürerek teslim etmiş ve dönemin Peygamberi Hz. Zekeriya’ya emanet etmiştir. Orada Hz. Meryem’e bir oda verilir ve orada dua ile meşgul olur. Hz. Zekeriya Meryem’i ne vakit ziyaret etse, taze meyveler görür ve nereden geldiğini sorduğunda Meryem, Cenabı Allah’ın ikramı olduğu söylerdi...
Allah, Meryem’i hiç ama hiç yormadan her türlü nimetle rızıklandırıyordu...
Yazın kış meyveleri, kışın ise yaz meyveleri ile zahmetsiz bir şekilde Meryem’e ikramlarda bulunuyordu...
Şöyle bir düşünmek icap ediyor; Allah’ın bizlere zahmetsiz verdiği nimetleri idrak etmek; eş, anne, baba, ev, sıcak bir bardak çay ki saydıklarım kadar önemlidir çay benim için... Velhasıl hadiseye geri dönecek olursak, günlerden bir gün Meryem öylesine çaresiz ve kötü hisseder ki...
Kendini, dinlenmek üzere kurumuş bir hurma ağacının altında buluverir. Ve zahmetsiz her türlü nimeti veren Hazreti Allah, Meryem’e kurumuş hurma ağacını silkelemesini söyler. Meryem ağaca şöyle bir bakıverir, kalbinde ki şüphe teslimiyete dönüşür. Olmazları olduran Allah bir kış vakti kurumuş hurma ağacından, Meryem’in başından aşağı tazecik hurmalar döktürür.
Evet, Meryem’in hikayesinden anlayacak olduğumuz gibi her türlü nimeti zahmetsiz bize veren Allah (C.C.) bazen bizden kurumuş bir hurma ağacını silkelememizi ister.
Fakat bizler en çokta hedefimize yaklaştığımız zamanlarda karşımıza çıkmış hurma ağacının altında bin bir isyanla geçiveririz...
Bazen mucizeler için harekete geçmek gerekir, hatta bazen değil çoğu zaman harekete geçmek gerekir. Nil Nehri’in ortadan ikiye yarılması için Musa’nın asasını yere vurması gerekmişti..
Ay’ın ortadan ikiye ayrılması için o kutlu işaret parmağının göğe kalkması gibi...
Hikayemizde olduğu gibi bazen ise kurumuş bir hurma ağacının silkelenmesi…
Bugünden sonra arzumuz, inatla silkeleyeceğimiz hurma ağaçlarına doğru koşacağımız günlerde buluşmak ümidiyle...
Sizi bilmem ama ben o kurumuş hurma ağacının altında sizleri bekliyor olacağım…
Vesselam...
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Samet Karakaya
MERYEM’İN HURMA AĞACI
Kıymetli okurlarım, sizlere bu yazımda kurumuş bir hurma ağacının kararlılıkla silkelendiğinde, başımızdan aşağı nasıl taze hurmalar döküldüğünü anlatacağım...
Silkelemeden, yanından bin bir sitem ve isyanla geçtiğim, nice hurma ağaçlarımın olduğunun farkına geç varmanın pişmanlığıyla yazıyorum sizlere...
Anlatacağım hadiseyi aramızda bilmeyeniniz yoktur. Biraz daha iddialı olacak olursak ki olalım, semavi dinlere inanan herkes mutlaka ve mutlaka bir kere olsun yaşamının bir noktasında duymuş, dinlemiş veya okumuştur.
Hz. Meryem’den kısada olsa birazcık bahsedelim ki günümüze, ömrümüze bereket ve temizlik versin Hz. Allah...
Hikayemize gelecek olursak, Hz. Meryem’in babası dönemin bilginlerinden İmran, annesi ise kısır olduğu rivayet edilen Hanna’dır. Hz. Meryem’in annesi kısır bir kadın olduğu için hiç evlat sahibi olamamıştı. Rivayete göre bir gün kurumuş bir hurma ağacının altında yavrusunu doyuran bir kuş görmüş, çok duygulanmış ve Allah’a o kurumuş hurma ağacının altındayken, bir gün evlat sahibi olursa onu Beytü’l Makdis’in (Mescid-i Aksa) hizmetkarı olarak adayacağını kalbinden geçirmiş ve dilinden de o an dökülüvermiş. İşte Hz. Meryem’in hikayesi böyle başlamış...
Hanna, Meryem’i doğurmuş, Meryem büyümüş ve artık adağın yerine getirilme vakti gelmiş. Hz. Meryem’i Beytü’l Makdis’e götürerek teslim etmiş ve dönemin Peygamberi Hz. Zekeriya’ya emanet etmiştir. Orada Hz. Meryem’e bir oda verilir ve orada dua ile meşgul olur. Hz. Zekeriya Meryem’i ne vakit ziyaret etse, taze meyveler görür ve nereden geldiğini sorduğunda Meryem, Cenabı Allah’ın ikramı olduğu söylerdi...
Allah, Meryem’i hiç ama hiç yormadan her türlü nimetle rızıklandırıyordu...
Yazın kış meyveleri, kışın ise yaz meyveleri ile zahmetsiz bir şekilde Meryem’e ikramlarda bulunuyordu...
Şöyle bir düşünmek icap ediyor; Allah’ın bizlere zahmetsiz verdiği nimetleri idrak etmek; eş, anne, baba, ev, sıcak bir bardak çay ki saydıklarım kadar önemlidir çay benim için... Velhasıl hadiseye geri dönecek olursak, günlerden bir gün Meryem öylesine çaresiz ve kötü hisseder ki...
Kendini, dinlenmek üzere kurumuş bir hurma ağacının altında buluverir. Ve zahmetsiz her türlü nimeti veren Hazreti Allah, Meryem’e kurumuş hurma ağacını silkelemesini söyler. Meryem ağaca şöyle bir bakıverir, kalbinde ki şüphe teslimiyete dönüşür. Olmazları olduran Allah bir kış vakti kurumuş hurma ağacından, Meryem’in başından aşağı tazecik hurmalar döktürür.
Evet, Meryem’in hikayesinden anlayacak olduğumuz gibi her türlü nimeti zahmetsiz bize veren Allah (C.C.) bazen bizden kurumuş bir hurma ağacını silkelememizi ister.
Fakat bizler en çokta hedefimize yaklaştığımız zamanlarda karşımıza çıkmış hurma ağacının altında bin bir isyanla geçiveririz...
Bazen mucizeler için harekete geçmek gerekir, hatta bazen değil çoğu zaman harekete geçmek gerekir. Nil Nehri’in ortadan ikiye yarılması için Musa’nın asasını yere vurması gerekmişti..
Ay’ın ortadan ikiye ayrılması için o kutlu işaret parmağının göğe kalkması gibi...
Hikayemizde olduğu gibi bazen ise kurumuş bir hurma ağacının silkelenmesi…
Bugünden sonra arzumuz, inatla silkeleyeceğimiz hurma ağaçlarına doğru koşacağımız günlerde buluşmak ümidiyle...
Sizi bilmem ama ben o kurumuş hurma ağacının altında sizleri bekliyor olacağım…
Vesselam...