Merhabalar kıymetli okurlarım,
Yazmayı bir rutin hâline getirme gayreti içinde olduğum bu günlerde sizlerin de dualarınıza talibim. “Yaşamak suçu”nun üzerimizde kaldığı şu zamanlarda, yazmak insana küçük bir af kapısı gibi açılıyor. Benim için kısa bir soluklanma olabiliyor…
Evet, yanlış okumadınız: yaşamak suçu. İsmet Özel’in Münacaat şiirinde geçen bir mısrada bu ifade yer alır; içinde bulunduğumuz hâli belki de en net şekilde özetler bizlere. Bu yazımda hem “yaşamak suçu”nu hem de bir insanın bazen nasıl ölüp gitmeyi, hatta unutulmayı dileyebileceğini anlatmak istiyorum.
İnsan bazen öyle bir imtihanla karşılaşır ki, hiç ama hiç yaratılmamış olmayı, unutulup gidenlerden olmayı ister. Şimdi siz, “Olur mu öyle şey?” diyebilirsiniz . Ama olur. Ve insan bunu demiştir de… Hz. Meryem, İsa Aleyhisselâm’ı dünyaya getireceği vakit, ilk doğum sancısı vurduğunda bir hurma ağacının altına sığınmış; acı, hüzün ve bin bir korku ve yalnızlık içinde dilinden şu sözler dökülüvermişti:
“Keşke bundan önce ölseydim de unutulup gitseydim!”
(Meryem Suresi, 23. Ayet)
Şimdi siz bu satırları okurken, belki de hayatınızda hiç böyle bir imtihanla karşılaşmadığınızı düşünüyorsunuzdur. Hatta etrafınızda da kimsenin bu derece ağır bir imtihan yaşamadığını büyük bir küstahlıkla söyleyebilirsiniz. Fakat işler sizin baktığınız gibi olmuyor; zira her bakan gerçekten göremiyor.
Cenab-ı Allah, 21. yüzyıl Müslümanlarını — yani hepimizi — “keşke bundan önce ölseydim de unutulsaydım” dedirtecek bir imtihanla sınadı ve sınamaya devam ediyor.
Evet, aklınız başınıza geliyor gibi…
Doğru tahmin ettiniz: Gazze!
Gazze’nin kavruk tenli, yalın ayaklı çocukları aç karınla acımasızca öldürülürken biz, sıcak yataklarımızda tok karınlarımızla sadece dua etmekle yetindik. Gazzeli bir annenin “Acaba yarın evladımı kaybedecek miyim?” korkusuyla uyandığı sabahlara karşılık biz, bugün yine “çok erken kalktık” diye sızlandık… Evlatlarının cansız bedenlerini enkazların altından çıkaran babalarının sessizliği, bir çığlık gibi düşmedi günümüze…
Velhasıl, yaşamak suçu kaldı üzerimizde…
Bazen öyle bir yazarsınız ki kaleminiz bile acır; işte bu yazı da öyle bir yazı oldu benim için.
Allah bizleri bu suçtan beraat ettirsin.
Ölürken yanlarında olamadıklarımızın, yeniden hayata tutunmaya gayret ederlerken yanında olmayı nasip etsin Hz. Allah.
Vesselam.