SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİKTE KAMU GÖREVLİSİ TANIMI: NETLİK ARAYIŞI

Yazının Giriş Tarihi: 18.06.2025 21:56
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.06.2025 21:58

Elbette yapılan işler açısından bu değerlendirmeyi yapmak bazılarına göre doğru kabul edilebilir. Daha yalın anlatmaya kalkarsak, söz konusu unvana sahip meslek insanlarının yapmış oldukları hizmet, kamu hizmeti addedilebilir olması kişiyi kamu görevlisi diye tanımlamaz. Biliyoruz ki, birçok seslendirmeyle söz konusu meslek mensupları da kendilerini kamu görevlisi diye tanımlayarak, üstün nitelikli hizmet almaya çalışmaktadırlar. Bu durum aslında kendilerine bir free zone yaratma gayretlerine sahne olurken, tepkilere de meydan vermiştir. Konunun bu anlamda çok daha fazla detayına girmeden, 1982 Anayasasında kamu görevlileri, esas itibariyle “kamu hizmeti görevlileriyle ilgili hükümler” başlığı altında 128 ve 129 uncu maddelerinde düzenlenmiştir.

“Genel İlkeler” başlıklı 128 inci maddeye göre “Devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür”.

129 uncu madde ise Görev Ve Sorumlulukları, Disiplin Kovuşturulmasında Güvence Başlığı” altındaMemurlar ve diğer kamu görevlileri Anayasa ve kanunlara sadık kalarak faaliyette bulunmakla yükümlüdürler.

Memurlar ve diğer kamu görevlileri ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve bunların üst kuruluşları mensuplarına savunma hakkı tanınmadıkça disiplin cezası verilemez.

(Değişik üçüncü fıkra: 7/5/2010-5982/13 md.) Disiplin kararları yargı denetimi dışında bırakılamaz.

Silahlı Kuvvetler mensupları ile hâkimler ve savcılar hakkındaki hükümler saklıdır.

Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davaları, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve kanunun gösterdiği şekil ve şartlara uygun olarak, ancak idare aleyhine açılabilir.

Memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında işledikleri iddia edilen suçlardan ötürü ceza kovuşturması açılması, kanunla belirlenen istisnalar dışında, kanunun gösterdiği idari merciin iznine bağlıdır.”

Bu iki madde özellikle altı çizilmesi gereken önemli direngi noktalarıdır. Çünkü içlerinde hem kamu iktisadi kuruluşlarının da yürütmekte oldukları kamu hizmetlerinin varlığını açıkça belirtmeleri hem de söz konusu kamu hizmetlerini memurlar dışında kamu görevlileri tarafından da yürütüleceğini ifade etmektedirler.

Şimdi aklımıza gelen kim bu “kamu görevlisi?

Değil mi?

Bu sorunun cevabı maalesef Anayasamızda yoktur.

Yani kamu görevlisi tanımı yoktur.

Anayasa’nın 128 ve 129 uncu maddelerinden yola çıkarak Türk Ceza Kanunu (TCK)’nda YMM ve SMMM meslek insanları mesleğin ifası sırasında sorumluluk uygulamalarına dikkat etmelidir.

Hatta TCK’da yargı görevi yapan, hakem, bilirkişi, noter veya YMM olması halinde ceza arttırılmaktadır.

Şöyle ki;
Resmi bir belgede sahtecilik yapılması halinde örneğin bir rapora sahte bir evrakın eklenmesi veya tasdiki halinde daha ağır ceza TCK 204 md hükmü gereği meslek mensuplarına 3 ila 8yıl arasında ceza verilebilmektedir. Aynı yasanın 257. Maddesi hükmü görevi kötüye kullanma halinde 6 ay ila 2 yıl arasında ceza söz konusudur. Diğer taraftan, görevin yapılması sırasında ihmal söz konusu ise ceza 3 aydan başlayıp 1 yıla kadar devam etmektedir.

Türk Ceza Kanunu açısından mesleğin uygulama aşamasında YMM ‘ler açısından özgü suçlar aşağıdaki gibidir:

a- Resmi belgede sahtecilik (md.204/2)

b- Sırrın ifşası (md.239) ticari sır müşteri sırrı

c- Zimmet ve irtikap suçları YMM’lerde söz konusu değildir.

d- Rüşvet suçu

e- Görevi kötüye kullanma suçu (md.257)

f- Suçu bildirmeme suçları (md.279)

Maddeler halinde analiz edebilir ve bir bütünlük içinde görebiliriz.

3568 sayılı yasaya göre YMM’ler tarafından tasdik edilen belgeler, düzenlenen raporların doğru olmaması, gerçeği yansıtmaması sebepleri ile daha ağır bir cezayı icap ettiren bir suç yoksa 6 aydan 1 yıla kadar hapis ve adli para cezası verilecektir. (Bkz. 3568 sayılı kanun md.49)”

SMMM ’ler yönünden ise, kullanılan kaşe, mühür, şifre, parola gibi vasıtalar bu meslek mensuplarının mesleğin ifası sırasında kamu hizmetini yerine getiriyor olduklarından; ceza çukuruna düşmemelerini temenni ederim.

O halde Kamu Görevlisi tanımı ortada yokken, mali müşavirlik ve muhasebecilik mesleğinin sürdürülmesi sırasında ve ayrıca tam tasdik hizmetlerinin sunulması esnasında meslek insanlarının kamu görevlisi olduğu ve buna göre işlediği fiillerden dolayı takibe tabi olduğu uygulamada görülmektedir. Durumun netlik kazanmasına yönelik, gereken çözümlerin özellikle hemen yürürlüğe alınması şarttır.
Muhasebe mesleğinin her ne kadar teknik olarak iyileşme göstererek basitleşmiş gibi addedilmesine rağmen, detaylanarak icra edildiğine tanık oluyoruz. Günümüzde, müşterek ve müteselsil sorumluluk anlayışının da değişimiyle, meslek insanlarını zora sokacağı aşikâr olan söz konusu Kamu Görevlisi, Kamu Hizmetlisi tanımlamasının meslek açısından bir an evvel yapılmasında fayda vardır.

YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK MESLEĞİ BİR KAMU HİZMETİDİR

Öte yandan, 1982 Anayasası ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu kamu görevlisi tanımı yer almazken, yine meslek yasamız olan 3568 sayılı Kanun’da yeminli mali müşavirlik mesleği, bir kamu hizmeti olarak görülmektedir.

Bu durumun en açık ve çarpıcı biçimde yansımasını, yeminli mali müşavirlik şartlarını taşıyarak mesleğe kabul edilenler görevlerine fiilen başlamadan önce, Asliye Ticaret Mahkemesi’nde ettikleri ve 3568 sayılı Kanun’un “YEMİN” başlıklı 11. maddesinde yer alan yemin metninde görmek mümkündür.

O halde aşağıda yer alan yemin metnini bilgilenme için dikkatle takibe almanızı tavsiye ederim.

Yemin metni:

Yeminli mali müşavirlik mesleğinin, bir kamu hizmeti olduğunu bilerek, Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına, mesleki kurallara ve meslek ahlâkına uyacağıma, mesleğimi tam bir bağımsızlık, tarafsızlık ve dürüstlükle yerine getireceğime, üzerime aldığım işleri dikkat ve özenle yapacağıma, namusum ve şerefim üzerine yemin ederim.”

Yukarıdaki yemin metni, YMM’lerin kamu görevlisi olduklarına değil, yapılan işin kamusal hizmet niteliğine dikkat çekmesi açısından önemlidir.

3568 sayılı Kanun’un 12. maddesinin üçüncü fıkrasına göre, kanunları gereğince kamu kurum ve kuruluşlarına yeminli mali müşavirlerce tasdik edilerek verilmiş mali tablolar, kamu idaresinin yetkili memurlarınca, tasdikin kapsamı ölçüsünde incelenmiş bir belge olarak kabul edilmektedir. Bu maddede de yeminli mali müşavirlerce yapılan birtakım işlerin kamu hizmeti kapsamında değerlendirildiği anlaşılmaktadır.

3568 sayılı Kanun’un 47. maddesi hükmü ise, meslek mensuplarının görevleri sırasında veya görevleri sebebiyle işledikleri suçlardan dolayı fiillerinin niteliğine göre Türk Ceza Kanunu’nun kamu görevlilerine ait hükümleri uyarınca cezalandırılacağına amirdir.

3568 sayılı Yasaya göre unvan almış meslek mensuplarının kamu görevlisi olarak kabul edilip edilmeyeceği konusu henüz netlik kazanmasa da ağırlık görüş meslek mensuplarının yaptıkları işler ve sürdürdükleri görevlerle ilgili olarak kısmen kamu görevlisi oldukları kabul edilmiştir.

Ayrıca, Sayıştay ve Anayasa Mahkemesi kararları da YMM’lerin kamu görevlisi olmadığı yönünde yorumlara yer vermektedir.

VUK’un mükerrer 227. maddesine ilişkin olarak Anayasa Mahkemesi tarafından verilmiş Karar’daki1 bazı tespitlerden olup, yol gösterici niteliktedir. Bu tespitlerden bir diğeri de aşağıdaki gibidir:

Çok iyi anımsıyoruz ki Anayasa Mahkememiz 3194 sayılı İmar Kanunu'nun "Yeminli Serbest Mimarlık ve Mühendislik büroları"na "kamu görevi" niteliğinde yetkiler veren hükümlerini bunların "Serbest Meslek faaliyeti icra etmekte olan" "özel kişiler" olduğu, memur ve kamu görevlisi sayılamayacakları gerekçesi ile E.1985/11, K.1986/29 sayılı kararı ile iptal etmiştir.”

Yeminli mali müşavirlerin kamu görevlisi olarak kabul edilemeyeceğine ilişkin diğer bir karar Sayıştay Genel Kurulu tarafından verilmiştir. Sayıştay Genel Kurulunun kararındaki2 net ifade:

Yeminli mali müşavirler ise, kamu görevlisi değil, mesleklerini 3568 sayılı Kanun’a göre icra eden serbest meslek mensuplarıdır.”

Şöyle ki; mali müşavirlik ve muhasebecilik mesleğinin sürdürülmesi sırasında ve ayrıca yeminli mali müşavirlerce tasdik hizmetlerinin sunulması sürecinde hem mali müşavirler hem de yeminli mali müşavirlerin kamu görevlisi olduğu ve buna göre işledikleri fiillerden dolayı takibe tabi oldukları uygulamalarda yer yer görülmektedir.

Söz konusu konuya ait karmaşanın giderilmesi ve algıların askıya alınmaması için, öncelikli yapıcı çözüm önerilerine itibar etmemiz, aslında YMM ve SMMM meslek mensupları arasında var olan unvan karışıklığını da ortadan kaldıracaktır.

Meslek Mensupları arasındaki unvan tanımları netleştirilmelidir. Kanun koyucu tarafından YMM’lerin kamu görevlisi olup olmadığı net bir şekilde tanımlanmalıdır.

Ceza Hükümleri Gözden Geçirilmelidir: Meslek mensuplarının fiillerine uygulanacak cezai hükümler, kamu görevlisi mi, kamu hizmeti veren özel hukuk kişisi mi olduklarına göre ayrım yapmalıdır.

1 Anayasa Mahkemesi’nin, 26.06.1996 tarih ve E. 1996/5 ve K. 1996/26 sayılı Kararı.

2 Sayıştay Genel Kurulu’nun, 02.04.2001 tarih ve 4984/1 sayılı Kararı.

Mesleki Bilinç Artırılmalıdır: YMM ve SMMM meslek mensupları, yürüttükleri kamu hizmeti niteliğindeki işlerin sorumluluğu konusunda bilinçlendirilmelidir.

Sonuç olarak, YMM’lerin kamu kurumlarına sundukları tasdik hizmetleri ve bu belgelerin kamu kurumları tarafından kabul edilme şekli, uygulamada kamu hizmeti niteliğini pekiştirse de kamu görevlisi olduklarına dair kesin bir yasal statü oluşmamıştır.



Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.